Fotoğrafçıların gözünden yaşam alanlarımız
- Yazar Naz Cuguoğlu
- Tarih 22.01.2016
- Yayın TrendSetter
- PDF indir
KEREM OZAN BAYRAKTAR
Çalışmalarında bilgisayar görüntüleri, fotoğraflar ve animasyonlar gibi pek çok medyumu bir arada kullanıyorsun, hatta genelde aralarındaki sınırlar belirsizleşiyor. Bu çeşitlilik senin için ne anlama geliyor?
Çalışırken mecrayı değil, kafamdaki imgeyi merkeze koyup işe başlıyorum. Bu yüzden farklı araçlar kullanmak zorunda kalıyorum. Her ne kadar temsil açısından hepsi aynı geleneksel temele dayansa da, her medyumun zaman ve mekânı kurgulayabilme özelliği farklı. Resim yapmak yerine fotoğraf çekiyorsam bunun benim için önemli bir nedensellikten beslenmesi gerekiyor. Buna karşın mevcut sınırlar hep ilgimi çekiyor. Fotoğrafın ne kadar resim olabileceği, onun gibi davranabileceği meselesi gibi…
Genel tema olarak çalışmalarında coğrafya, mekân ve kadın üzerinden kendini hissettiren bir “öteki” problemi öne çıkıyor. Bu ötekileşmeye nasıl ilgi duymaya başladın?
Bu bana özgü bir şey değil sanırım. Sanatın temelinde kendisi dışındakini ya da kendisi olmayanı işaretleme derdi var. Mekân, beden ve coğrafyanın, mevcut imge üretim gelenekleriyle güçlü bir bağı var. Örneğin, geçmişte hepsi bir “fetih” ve “arzu” üzerinden ele alınmış. Ben bu tarihselliklerini göz önünde tutarak yaklaşıyorum.

Kerem Ozan Bayraktar, Habitat (2015)
Genç bir sanatçı olarak fotoğraf medyumunun Türkiye’deki ve dünyadaki durumunu nasıl değerlendiriyorsun?
Fotoğraf tıpkı sinema gibi günümüz şartlarına iyi uyum sağlayan, hayli esnek, pratik ve herkesin kullanabileceği bir araç. Bu nedenle Türkiye’de ve dünyada çok çeşitli ve iyi kullanılan örnekleri mevcut.
“Habitat” sergisi kapsamında hangi işini sergiliyorsun? İşin hikâyesinden ve serginin kavramsal çerçevesiyle bağlantısından bahsedebilir misin?
“Klimalar” aslında yıllar önce kafamda olan bir çalışmaydı. Bu sergi yaşam alanlarına odaklandığı için uygun olduğunu düşündüm. Kapalı ve açık sistemlere özel bir ilgim var. Bu çalışmada da binaların kendi kendilerini iklimlendirmelerini ve binaların dış dünyayla olan girdi-çıktı ilişkisini görünür kılmak amacıyla, pencerelerin silindiği, sadece klimaların görünür olduğu bina cephesi fotoğrafları ürettim. Ortaya serginin çerçevesiyle paralel, distopik görüntüler çıktı.
İleriye yönelik projelerin neler? Seni nerelerde göreceğiz?
Bu değindiğim “sistem” olgusuna daha çok odaklanmak ve temsili işlerden uzun vadede uzaklaşmak gibi bir amacım var. O yüzden mevcut projelerimi sık sık iptal ettiğim bir dönemdeyim. Bunun dışında tıpkı “Habitat” gibi devam etmekte olan çeşitli grup sergileri ve projeler var.