2024
This work consists of a dozen plastic basins arranged vertically and horizontally, attempting to exchange water. However, differences in height, hose lengths, and pump issues frequently interrupt the flow, causing some elements to become nonfunctional. The work is displayed on a balcony of Barın Han, situated amidst the humid architectures of historic Istanbul, with their patchwork air conditioning units, decaying infrastructure networks, and plastic shops.
The unstable and temporary arrangement, on the verge of collapse, takes inspiration from water basins placed in front of mosques for pigeons to drink and cool off, the buckets in Galata Bridge’s fish markets that serve as the final stop for fish before death, and public architectural elements designed for interaction with water, such as ornamental fountains.
To sustain the flow of this "non-system," occasional external interventions, such as carrying water with a bucket, are required—actions that further increase the risk of collapse.
Despite the windows being open, the work fails to attract pigeons, does not function as a proper pigeon fountain, and instead transforms into a meditative object for display. At the same time, it exemplifies the slowing and, at times, the impossibility of flow, even at the boundaries of exhibition spaces, such as balconies, exemplifies the slowing of exchanges with the outside.
Bir düzine plastik leğenin üst üste ve yan yana yerleştirilerek birbirleriyle su alışverişi yapmaya çalıştığı bu çalışmada, farklı yükseklikler, hortum uzunlukları ve pompa sorunları nedeniyle akış sık sık kesiliyor veya bazı elemanlar devre dışı kalıyor. Çalışma, tarihi İstanbul’un nemli mimarileri, oraya buraya iliştirilmiş klimaları, çürüyen altyapı ağları ve plastik satan dükkanları arasında yer alan Barın Han’ın balkonunda sergileniyor.
Her an devrilecek gibi duran dengesiz ve geçici yerleştirme cami önleri meydanlarında güvercinler için koyulan su içme ve serinleme leğenlerinden, Galata köprüsündeki balık pazarlarındaki balıkların ölmeden önceki son mekanları olan kovalardan, insanların süs havuzları gibi suyla haşır neşir olmaya yarayan kamusal mimari öğelerinden ilham alıyor.
Bu “sistem-olmayan” ilkel düzenlemenin akışını sürdürebilmek için zaman zaman kovayla su taşımak gibi devrilme riskini de arttıran dışarıdan müdaheleler gerekiyor.
Camlar açık olmasına rağmen güvercinleri kendine çekemeyen ve havuz işlevini işlevsel olarak yerine getiremediği için bir süre sonra seyirlik meditatif bir nesneye dönüşen bu çalışma, sergileme mekanlarının balkon gibi sınırlarında dahi akışın yavaşlamasını ve yer yer imkansızlaşmasını bünyesinde örnekliyor.