2025
Single-channel video, found footage, with sound, 05:34
exhibition: Check Valve
The work assembles scenes from Hollywood films, aligning only the moments in which the phrase “the system is” appears. In each scene, the phrase is completed differently, revealing the semantic fluidity of the term “system.” Used across various contexts such as justice, economy, family, education, military; it shows how the idea of the system becomes vague, ideological, and ultimately hollow, pointing to no clear referent. The critique of the system, lacking concrete form, itself turns into a repeated formula.
The system is
2025
Tek kanal video, buluntu videolar, sesli, 05:34
Çalışma, Hollywood filmlerinden alınmış sahneleri art arda getirerek yalnızca “the system is” ifadesinin geçtiği anları bir araya toplar. Her sahnede bu ifadenin farklı biçimlerde tamamlanması, “sistem” kavramının içeriksel kayganlığını ortaya koyar. Adalet, ekonomi, aile, eğitim ve askeri yapı gibi farklı bağlamlarda kullanılan bu tekrar, sistem fikrinin belirsiz, ideolojik gözüken ancak neye işaret ettiği tam olarak açık olmayan, boş bir kavrama nasıl dönüştüğünü gösterir. Somutlaşmayan sistem eleştirisi ise zamanla kendi başına tekrarlanan bir kalıba dönüşmüştür.
(...)
Sistemlerle özellikle mesleki anlamda içli dışlı olmayanların sistem lafını kullanışlarında patetik bir yan vardır. Sokaktaki adamın “adamlar sistem kurmuş” hayranlığından belediyedeki memurun “sistem çöktü”sündeki hayranlığa kadar. Çünkü bu bir hayranlıktır esasen, üzerinde tartışılması imkânsız/gereksiz/boşuna gibi görünen bir şey karşısında duyulan hayranlık. Kerem Ozan Bayraktar’ın Hollywood filmlerinden seçtiği alıntılardan oluşan video işinde rahibin günah çıkaran adama dediği gibi “Sistem yanılmaz, Tanrı tarafından icat edilmiştir.” Bu derece ensemizden yakalanmışsak eğer sistemi tartışmak zaten yararsızdır: “…nasıl olacak bilmiyorum…”
Alıntılar: Eğer – “Sistem gelecek kuşaklardan çok kendi kendine adanmıştır” diyecek kadar “gelecekçi”, “sistem krizle başa çıkmak üzere tasarlanmıştır, önlemek için değil” diyecek kadar gerçekçi, “sistem gerçekten iyi, Ryder” diyecek kadar safdil, “sistemle içeriden oynanmış diyorlar” diyecek kadar dedikoducu, “gizlenebileceğini sandın, sistem bir yalan sandın” diyecek kadar totaliter, “sistem yanlış” diyecek kadar emin, “sistemin şifrelenmiş olmasının sebebi var” diyecek kadar sistemci, “sistem sinsi bir dalyaraktır” diyecek kadar ağzı bozuk, “sistem devrim niteliğinde olacak” diyecek kadar hangisi-olursa-olsun-devrim’ci, “sistem seni hamudunla yutmak üzere tasarlanmıştır” diyecek kadar kelle, “belki sisteme aşırı yüklenilmiştir” diyecek kadar müşfik, “sistem her zaman genç, yetenekli insanlar arar” diyecek kadar insan-kaynaklarcı, “belki şu an bile sistem sana karşı komplo kuruyor” diyecek kadar paranoya-kaşımaya-meraklı, “inan bana, sistem son teknoloji eseri” diyecek kadar teknolojici, “sistem kendini korumak üzere tasarlanmıştır” diyecek kadar “ama-o da-tabii-öyle-olacak”cı, “sistem ayağa kalktı silahlandı” diyecek kadar alarmist, “sistem sonuç elde etmekten çok senin haklarını korumak üzere tasarlandı” diyecek kadar yalancı, “sistem eşitliksiz, adaletsiz ve zalim” diyecek kadar dobra, “sistemin ne yaptığını kimse bilmiyor” diyecek kadar obskürantist, “çünkü sistem Güney menşe’li” diyecek kadar bölgeci olmasak da, filmlerdekiler sonuçta dayanamayıp baklayı ağızdan çıkarırlar; birine göre “sistem ne yapıyorsa odur”, başka birine göre “sistem neyse odur”, hatta bu ikincisi “sistem neyse ne” diye de çevrilebilir.
(...)
- Fatih Özgüven, Sistemin Ruhu, Argonotlar, Temmuz 2025